Tayfun Sofuoğlu

5 - Bölünerek çoğalan bakteriler cinsiyetsizdir. İlgili ayet şu; "Düşünüp ibret alırsınız diye her şeyden çiftler yarattık." Bu arkadaşın çift'ten aklına gelen şeyin ne olduğunu bizzat sormak isterdim. Bilim bu duruma şöyle diyor; Eşeyli üremede ise, aynı türe ait iki bakteri yan yana gelerek aralarında geçici sitoplazmik köprü oluşturur. Bu köprü aracılığıyla DNA molekülü, tamamen veya kısmen bir bakteriden diğer bakteriye aktarılır. Bu gen aktarımı olayına "konjugasyon" denir. Konjugasyon olayı ile yeni özelliklere sahip ve ortam şartlarına uyum yapmış dayanıklı bakteriler oluşur. Eşeyli üremede gen aktarımında bulunan bakteri erkek, geni alan ise dişi olarak kabul edilir. Olay tamamlandığı zaman bakteriler arasında kurulmuş olan sitoplazmik köprü erir.

4 - Gök 7 katlıdır. - Atmosfer 7 katlı değildir. Burada da ilgili ayet şu; “Allah O yüce Yaratıcıdır ki yedi kat göğü ve yerden de onların benzerini yaratmıştır. Allah’ın emri ve hükmü bunlar arasında inip durur ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle ihata ettiğini/kuşattığını (O’nun ilmi ve kudreti dışında hiçbir şey olmayacağını) siz de bilesiniz.”(Talak, 66/12). Aslında bunu bir çok açıdan değerlendirenler var. Bana en mantıklı gelen değerlendirme şu; Araplarda 7 ve katları sayısı çokluğu ifade etmek için kullanılıyormuş. Bizde nasıl 10 ve katları ise onlarda da 7 ve katlarıymiş. Yani ben bir kalabalik görsem ve orada toplam 567 kişi olsa ve desemki 100'lerce kişi var. Aynı bu mantıkta kullanilan 7 gibi oluyor. Ayette zaten 7 kat göğ var demiyor 7 kat göğü ve yerden de onların benzerini yaratmiştır diyor. Şu sekilde yani 10'larca ğögü der gibi.

3 - Dağlar sabittir. - Dağlar sabit olmayıp değişkendir. Dağlar sabittir diye bir ayet yok. Ayette belirtilen bu ; “Bir de o dağları görür, donuk ve hareketsiz sanırsın; oysa onlar bulutların yürüdüğü gibi yürümektedirler. İşte bu, her şeyi muhkem ve mükemmel yapan Allah’ın sanatıdır. Muhakkak ki O, sizin yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Neml, 27/88)

2- Birbiri ile karışmayan sular vardır. - Deniz suları daima birbiri ile karışır. Buradaki olayın bahsedildiği ayet, rahman suresi 19 ve 20. Ayettir. İki denizi birbirlerine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.” Ayetin geçtiği denizi ikimizde biliyoruz. O yüzden tam detaylara girmeyeceģim. Bakalım bilim bu konuda ne diyor. Okayanus bilimciler bu konuda çesitli araştırmalar yapmış ve yüzey gerilimi adı verilen fiziksel bir kuvvetten bahsetmiş. Yüzey gerilimi nedir diye araştırdığımızda bilimin verdiği cevap şu; Yüzey gerilimi, fizikokimyada bir sıvının yüzey katmanının esnek bir tabakaya benzer özellikler göstermesinden kaynaklanan etkiye verilen addır. Bu etki bazı böceklerin su üzerinde yürümesine olanak verir. Bir gazla bir sıvının ya da birbirleriyle karışmayan iki sıvının temas yüzeyleri gerilmiş esnek bir zara benzer. Yani bilimde bunu açık olarak belirtiyor. Gerekli koşullar sağlandığında iki sıvı

1 - Sperm bel ve kaburga arasından atılır. Söz konusu olan ve tartışmaya açık olan ayet, tarık suresi 5,6 ve 7. Ayetidir. 5.Ayette, insan, neden yaratıldığına baksın diyor. 6.ayette ise fışkıran bir sudan yaratıldı diyor. 7. Ayette ise bel kemiği ve kaburgalar arasından çıkar diyor. Soru sorarak cevap verelim. Soru :  Kim neden yaratıldığına baksın ? Cevap : insanın neden yaratıldığına bakması gerekiyor Soru : kim fışkıran bir sudan yaratıldı ? Cevap : insan Soru : bel kemiği ve kaburgalar arasından çıkan nedir ? Cevap : insan (doğum ve hamilelik) Burada insanın doğum olayından bahsedilmiş. Mantıklı gelen bence budur. Ayeti yorumlayan her kişi sana söylediğim gibi farklı farklı yorumlamış. Diyanette bunların başında. Bunu okuyan bir insanın kuranı kerim yanılıyor demesi gayet normaldir. Bilimde ispatlıyorki bel ile gögüs kafesi arasindan çıkan bir su yok. Biz hangisine mi inanacağız ? Arapçayı tam net olarak okuyup anlamını tercüme edemediğimiz için tek

Evrimsever arkadaş burada tüm canlılar ile DNA yapımızın hemen hemen aynı olduğunu ve bu yüzden muz, fare ve diğer canlılar ile akraba olduğumuzu iddaa ediyor. DNA nedir diyerek başlayalım. Deoksiribonükleyik asit yani kısaca DNA tüm organizmaların canlılık işlemleri için gerekli genetik talimatları taşıyan nükleik bir asittir. DNA sarmal 2 adet zincirden ve 4 adet bazdan oluşur. 1 - Adenine 2- Thymine 3 - Guamine 4 - Cytosine Bilgisayar kodlamasında 0 ve 1 'lerin yan yana diziliminden programların, oyunlarin ve bilgisayar ve cep telefonlarında kullandığımiz tüm yazılımların kodlari oluşur. Bu sadece 0 ve 1 lerin yan yana mantıklı bir şekilde dizilmesi ile birlikte gerçekleşir. Ayni mantik insan geni kodlamasinda da geçerlidir. Yani belirli bir mantik çercevesinde adenine, thymine, guamine ve cytosin'nin yan yana dizilmeleri ile birlikte tüm organizmaların nasıl sekilleneceği, kalıtsal hastalikları, göz rengi vs gibi özellikler yer alır. Yine bilgisayardan ö

Evrimsever adlı twitter kullanıcısı skolyoz hastalığının nedenini, sonradan iki ayaklı olduğumuz için omurgamıza aşırı yük binmesi olarak tanımlamış. Öncelikle skolyoz hastalığının ne olduğunu ve nedenlerini araştıralım. Skolyoz adı verilen omurga eğriliği çoğunlukla çocukluk döneminde başlayan ve omurganın sağa yada sola eğrilmesiyle yada kendi etrafında dönmesiyle oluşan bir hastalıktır. 4 çesit skolyoz bulunmaktadır. Nöromusküler Skolyoz Konjenital Skolyoz Travmatik Skolyoz İdiopatik Skolyoz Nöromusküler, konjenital ve travmatik skolyozlar sinir ve kas hastalığına, anne karnında ve travma ile gerçekleşen skolyoz çesitleridir. Tıp ve bilim bu tür skolyoz rahatsızlıklarının altında yadan nedenleri bir bir açıklamış ve her tür için ayrı ayrı katagoriler oluşturmuş. Bu türlerin hiç birinde de omurilikte oluşan aşırı yük sebep olarak gösterilmemiştir. Şu durumda en sık rastlanan ve adından da anlaşılacağı gibi idiopatik yani nedeni tam olarak bilinemeyen bir